‘’Gelecek, bu üstün kabiliyetli çocuklara dönük çabalarla şekillenecek…’’ Çünkü bu gün gençleri hayata nasıl hazırladığınız, gelecekte nasıl bir ülke hayal ettiğinizin de ip uçlarını verir. Biraz araştırdığımda yaklaşık her toplum, ortalama 2-3 oranda zeki ve yeteneklilerden oluştuğunu gördüm. Oluşuyor oluşmasına da fakat bir toplumun kaderini, bu 2-3'e nasıl davrandığınız onlara ne kadar inandığınız belirliyor.
Eğer onları alıp akıl ve kabiliyetleri ölçüsünde bir yerlere monte ederseniz "DEVLET BAŞA" derseniz, bir cihan devleti kurarsınız. Yok eğer onları kendi haline bırakır yok yere harcayarak "KUZGUN LEŞE" demiş, elinizdeki en güçlü değeri, yerinde ve yeterince kullanmamış olur, devletinizi büyük güçlerin emrine amade butik ve acente bir devlet yaparken bu gibi geleceği olan değerleri bu muktedir devletlerin siparişlerini alan ‘’ KOMİ’si’’ yapmış olursunuz.
Üstün akıl ve kabiliyet önemli bir hilkattır ve yaradılışın armağanıdır. Ancak bunun farkına varabilmek ve değerlendirmek daha ayrı bir şeydir. Kanuni Sultan Süleyman vefatından önce , "46 sene şu cihana hükmettim. Şimdiye kadar ne yaptın derseniz… 3 önemli şey yaptım, 2'si devlet sırrıdır söylenmez.’’ Üçüncüsünü sorarsanız, Mimar Sinan'ı Kayseri Ağırnas köyünden, Şair Baki'yi Bursa'dan, Sokullu Mehmet Paşayı Bosna'nın Sokoloviç kasabasından bulup devlete kazandırdım demiştir.
Tarihimiz yetenekli ve akıllı dehaların devlete kazandırılmasıyla ayakta durmuş ve büyümüştür. İstanbul’u birçok millet fethetmek istedi. Ama fetih Sultan Fatih’e nasip oldu. Sultan Fatih akıllı ve bir o kadar yetenekliydi. İyi yetiştirildi. Doğu ve batı ilimlerini iyi tahsil etti. Akıl, bilgi ve yetenekle birleşince İstanbul kendiliğinden düştü. Tıpkı tarihimizde olduğu gibi bu günde en zeki ve en kabiliyetlilerimize çok fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Kendi akıl ve yetenek potansiyelimiz, aslında sanıldığının aksine son derece yüksek. Eksiğimizi sorgularsak… Geçmişimizi ve kendimizi keşfetmek için kendimize daha çok fırsat tanımamız gerekiyor.