İsmail Şimşek Yazıyor....
"O Zaman İstifa Et, Siyasete Atıl!
Zihin kodları ele geçirilerek vaftiz edilmiş bir kafa; başkalarının kölesidir.
Son zamanlarda terörsüz Türkiye sürecini baltalamaya yönelik çıkışlara iç ve dış operasyonlara tanıklık ediyoruz.
Yapılmaya çalışılan apaçık birilerinin amacına hizmet eden bir beşinci kol çabasıdır.
Beşinci kol faaliyetleri sadece operasyonel olarak dış destek alarak devleti içerden çökertmekle olmaz.
Beşinci kol faaliyeti aynı zamanda ‘’devleti ve devlet organlarını değersizleştirip itibarsızlaştırarakta’’ gerçekleştirilebilir.
‘’ Beşinci kol’’, başkalarının hedeflerine matuf olarak dışarıdan veya içeriden yapılan işbirliği ile devleti içten çökerterek yönetsel işleyişte zafiyet yaratıp başkalarının emrinde kendi varlığını idame ettirmeyi amaçlayan örgütsel yapılara verilen addır.
Beşinci kol bir nevi ‘’bu milletin kalbine başkalarının yayından savrulup saplanan ok’’ olarak tasvir edilebileceği gibi…
‘’Bizim derenin taşıyla bizim derenin kuşlarını vurmak’’ gibi bir hedefi amaçlar.
Son bir buçuk yıldır gerek ülke içinde gerekse uluslararası alanda hissettiğimiz bazı dönüşüm ve değişimlerin önümüzdeki günlerde gerek ülkesel gerekse küresel ölçek zemininde bazı olağandışılıklara gebe olduğuna işaret ediyor.
Terörsüz Türkiye sürecine doğru yürüdükçe içeriden ve dışarıdan çelme takarak çökertmeye çalışanlar, yere kapaklanıldığında üzerine çullanılmak için fırsat kollayan yapıların bu ülkede hala hazır beklediğini görebilmek gerekiyor.
Zira amacın dış mesele olarak Türkiye’nin tam bağımsızlık kararlığını hadım etmek, bu ülkenin gelecek istikametinin yön levhalarında oynama yaparak ülkenin yeniden çukura düşmesine zemin hazırlamak, iç düzlemde iktidarı bu gibi yapay sorunlarla uğraştırıp üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek olduğu açıkça görünüyor.
Bu olayları ‘’ domino etkisiyle’’ büyütüp olgunlaştırarak vatandaşı veya polis memuru kamu görevlilerini bu sürece ‘’ aksesuar’’ olarak montajlayıp güdümleyerek bu ülkeyi terörsüz Türkiye ’de bütünleşik iç cephesini dağıtmak, gelebilecek toplumsal dalgalanmalarda mukavemetini, direncini kırmak üstelik bunu sosyal medya, kitle iletişim araçları ile toplumsal hadiseler yaratılarak tüm yollar denenerek şekillendirilmeye çalışıldığını anlayabiliyoruz.
Son zamanlarda ülkemiz terörsüz Türkiye sürecinin akamete uğratılması pahasına toplum hareketlendirilip toplumsal olaylar tetiklenerek kargaşa ve kaos sürecine sürüklenmeye çalışılıyor.
Son günlerde birilerinin Eskişehir’de görevli bir polis üzerinden polise oluşturulan tiyatro sahnesi üzerinden kurguladıkları şey, en fazla alıcısı çıkabileceği düşünülen ve toplumun sinir uçlarına dokunacak en kullanışlı enstrüman ‘’milliyetçilik’’ olgusu ile algı sağanağı oluşturup toplum mühendisliği üzerinden kaos veya kargaşa inşa ederek insanlarda bir ‘’ bilinç bulanıklığı’’ yaratarak sosyolojiyi toplumsal eylemlere hazırlayacak altlık oluşturma zemini hazırlama gayretidir.
Bilinç bulanıklığı deyip geçmemek gerekiyor. Zira bilinç bulanıklığı yaşatılan bir toplum, oluşturulan bu ruh haliyle kendi yaşam izdüşümlerinde birçok şeyi tam ve doğru olarak algılayamadıkları gibi yaşam pratiklerinde olayları ve olguları doğru kavrama kabiliyetlerini kaybederler.
Ülke kamuoyu ve sosyal medyada popüler olan bu sosyolojik aldatma ve çarpıtmanın işte bu yönüyle hafife alınmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bir örnek vermek gerekirse Ortadoğu coğrafyasının diktatoryal rejimlerine karşı ‘’ bir seyyar satıcının kendisini yakmasıyla’’ 2011 yılında Tunus’ta başlayıp tüm Ortadoğu coğrafyasını domino etkisiyle saran ülkemizi de Suriye’den gelen dış göç yönüyle önemli toplumsal ve ekonomik hasarlar bırakan ‘’Arap Baharı’’ işte bu tür vakaların ateşlediği toplum mühendisliği hareketliliğidir.
Genel bir değerlendirmeden sonra milliyetçilik hassasiyeti üzerinden bir kurgunun parçası olan polis memuruna şunu ifade etmem gerekiyor.
Memurluk, şov zemini değildir!
Hele güvenlik bürokrasisi içinde bir polis memuruysan bu hassasiyet çok daha fazla önem taşır.
İnsanları galeyana getirerek bir amaca hele gayri milli bir hedefe kitlenmişsen ki bu tam bir FETÖ taktiğidir, bundan sonuç alabilmen bugünün Türkiye’sinde artık mümkün değildir!
Eğer yol yürünülen mesafe alınmaya çalışan ‘’ terörsüz Türkiye’’ sürecinden rahatsızsan meşhur olma gayreti gütmeden bunu düşünmeden ‘’ milliyetçilik hassasiyetinle’’ sürecin Sayın Bahçeli tarafından başlatıldığı 22 Ekim 2024 tarihinden sonra çıkıp istifa eder bu hassasiyetini siyasete atılarak haykırabilirdin!
İstifa edip siyasete atıldığında muhtemelen şunu görecek ve yaşayacaktın. Seni bugün yere göğe sığdıramayan muhalefet partileri tarafından o gün sıradan bir parti üyesi olarak siyaset tartısına çıkarılıp kilon ve boy ölçün alındığında ederin nedir bunu yüzüne söylediklerinde şaşıracak sözde milli hassasiyet ardındaki ‘’ yıkım ekibi’’ görevinin hiçbir önem taşımadığını anlayacaksın."
Ancak bunu anladığında iş işten geçmiş olacak…



