SUMUD…

Tarih 1 Aralık 1955’i gösteriyordu.

O ana kadar kimse o ön koltuğa oturmaya cesaret edememiş cesaret edenler ya aşağılanmış ya da yaka paça aşağı atılmıştı.

O gün başına gelebileceklere rağmen o siyah kadın o ön koltuğa oturmayı kafasına koymuş olmalı ki bindiği otobüsün en ön koltuğuna, oturması gerektiğini düşündüğü yere tereddüt etmeden oturdu.

Belki o an kimse beklemiyordu böyle bir şeyi bu siyahi zenci kadından...

Zira o güne kadar zencilerin arka koltuklarda, beyazların ise ön koltuklarda oturduğu alışılagelmiş bir düzeni bozmaya çalışan zencilere haddi bildirilmiş, hep aşağılanmıştı.

Otobüsteki tüm beyazların ısrarlarına, kalkışmalarına rağmen kalkmamıştı zenci kadın oturduğu yerden…

Ve o tarihlerde bugün çok daha kötü koşullarda olan zenciler, ikinci sınıf vatandaş, kamusal hakları olmayan, köle kafasıyla zenci beyaz sınıflamasına tabiydi.

Mesleği terzi olan o oturma eyleminin sahibi o siyahi kadın sonraki dönemlerde zenci hakları savunucularından insan hakları aktivisti Rosa Parks olacaktı.

Alabama eyaletinde gerçekleşen bu başkaldırı milat olmuştu beyazların birinci sınıf, zencilerin ise ikinci sınıf vatandaş görülüp zencilerin otobüsün arka sıralarında beyazların ön sıralarda oturduğu ABD’nin antidemokratik düzenin sarsılması için…

Rosa Parks'ın yaptığı şey aslında sadece oturduğu yerden kalkmamaktı. Zira o an beyazların sataşmalarına karşı ne bir karşı müdahalede bulunmuş ne de onlar gibi davranarak karşılık vermişti.

Sadece oturmuş oturduğu yerden kalkmamıştı.

Alabama eyaleti Montgomery'de yaşanan o olay o tarihten sonra tüm ABD'ye yayılmış zenci uyanışına kapı aralamış ikinci sınıf vatandaş görülen zenciler artık ön koltuklara oturmaya başlamışlar eylem ülke geneline yayılarak bir zenci hakkına dönüşmüştür.

Bugün ‘’ Sumud Filosu’’ ile ABD başta kendini sözde modern(!) ve demokratik(!) addeden sözde insan haklarını(!) ağızlarına pelesenk eden Batı’nın çokyüzlü devlet ve yönetimlerine rağmen yeni bir başkaldırı yaşanıyor.

Sumud filosu aslında dini, dili, ırkı farklı kimin kim olduğunun ne olduğunun öneminin olmadığı insani yönü ortak bir küresel vicdanı, kolektif bir hassasiyeti barındırıyordu.

44 ayrı ülkeden 50 gemiden ve 56’sı Türk 500 aktivistten oluşan Sumud’un yükü umut, hedefi insanlıktı.

Sumud, Filistinlilerin kendi topraklarına sahip çıkma refleksiydi belki, belki barışa olan özlemleriydi belki de yeni bir doğuma hazırlanan bir anneydi Filistin ve insanlık için…

Bu güzel duygular İsrail barbarlığı ile yüzleşiyor şu anlarda…

PTT'den “Ahilik Geleneği” Konulu Anma Pulu Ve İlkgün Zarfı
PTT'den “Ahilik Geleneği” Konulu Anma Pulu Ve İlkgün Zarfı
İçeriği Görüntüle

Günlerce süren yolculuktan sonra gemilerin önemli bir kısmı İsrail terör devletinin uluslararası sularda hukuksuzca baskın yapıldı ve 26 gemi İsraillilerce ele geçirilirken 37 Türk aktivist olmak üzere 201 aktivist alıkonuldu.

Başına geleceklere rağmen Sumud filosundaki bir Türk aktivist Sinan Akılotu şunu ifade ediyordu: ‘’Bizim yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız Gazze’deki kardeşlerimizin yaşadıkları yanında bir hiç. Her ne olursa olsun onlara umut taşıyoruz’’ diyordu.

Bu hukuksuz eylemi tüm dünyada halk protesto ederken dünya devlet yöneticileri hayretle karşılamadı. Zira bunu yapanlar bilindik hukuk tanımaz soysuz ve kişiliksiz sözde bir devlet, terör devleti İsrail’di.

İsrail şimdiye kadar hiçbir uluslararası anlaşmayı hiçbir hukuki yaptırımı hamisi ABD desteğinden dolayı dikkate almamış hiçbirine uymamıştı.

Sumud Filosu, Gazze’ye ulaşır veya ulaşamaz bunu birlikte göreceğiz. Ancak ulaşamasa da bu bir sonuçtur ve bir sonuç doğurmuştur.

Sonuç, çoğunlukla hedeflenen şey elde edilerek bir netice doğursa da...

Sonuç bazanda amaçlanan hedeflere başlangıç sağlayarak, insanların zihinlerinde yer edinip insanlığı uyandırarak bir sonuç doğurur.

Ve bu başlangıçlar idrakle büyür, ısrarla bütünleşirse mutlak suretle bir netice üretir.

Sumud; ‘’yükü umut, yolcuğu insanlık, yolu cesaret’’ olan asil bir başkaldırıdır!