Z KUŞAĞI İRONİSİ
Yazılarımda genellikle Türkçe kelimeler kullanmak isterim. Bu sefer sizlere dilimize Fransızcadan gelen “ironie” kelimesinden “gülmece” ile giriş yapmak istedim.
Lakin gençlerimiz market raflarında sıralanan, genetiği ile oynanmış besinleri tercih edip, bizim ağzımıza sakız ettikleri “zihinleri boş yeni gençlik yetiştiriyoruz” lafını, idealleri peşinde koşarken bize yutturdular…
Günümüz gençliği resmen ironinin göbeğinde…
Zihinleri puslu lakin kalpleri berrak. Birbirinden yaratıcı pankartlar hazırlarken onları seyretmek yüzümü gülümsetmedi dersem yalan olur. O güzel ince mizah barındıran pankartlar bu güzel yüreklerden çıktı.
Bizler alfabenin ilk harfindeyken, onlar “Z” diyorlar. Hızla değişen dünyaya ayak uydururken, daha sağlıklı, daha bilinçli yaşam arayışı içindeler.
Zaman o kadar hızlı akıyor ki, bu dünyanın içinde kendi yollarını arayıp duruyorlar. Onların yolculuğu da peşine düştükleri idealleri. Hep daha adil, yaşanabilir bir dünya için, içinden geçen doğrulara kulak vermek zorundalar. Hem de bizim gibi gerçekçi ve kendini sadece yaşama koşullarına adapte etmiş bir nesille uğraşırken. Bu gençlere bazen sadece köstek olduğumuzu düşünüyorum.
İdealleri var bu gençlerin, sadece kendisini değil çevresini de dönüştürmek istiyor. Belki yeterince bilgisi yok, belki hangi yöne gideceğini bilmiyor ama onu harekete geçiren içinde bir arayış var.
Adaletsizlik karşısında susmayan, çevreye saygılı, idealist gençlik değil miydi bizim istediğimiz de?
Büyük önderimiz Atatürk’ün de dediği gibi,
“İdealleri olmayan bir genç, yönsüz bir gemi gibidir.”
Bırakın soruları olsun. Bırakın yönlerini bulsunlar. Bırakın sorgulasınlar.
Biz Atamızdan aldığımız bu güzel ülkeyi, şimdi onlara devretmeyi bilelim. Belki onların yeni dünyası daha yaşanılır bir yer. Bunu görmeden karar veremeyiz.
Onlar doğallıktan uzak, işlenmiş bir dünya içinde büyüdüler. İçleri bambaşka bir saflıkta… Hazır kalıplar içine soktuk onları. Şimdi durdurulamaz bir ruh özgürlüğü içindeler. Kozadan çıkmaya hazır kelebekler gibiler.
Attıkları adımlar hemen bir değişikliğe sebep olmayacak belki ama, toprağa bir tohum ekmiş oldular şimdiden. Ve bu tohumların yeşermesini bekleyen, emeği, duası ve sabrı ile biri daha var arkasında: Annesi.
Gençlerin, umutla yürüdüğü bu yolda onları yalnız bırakmayan Anneler, sessiz kahramanlardır. Bu hafta bizlere inanan ve bizleri sevgileri ile büyüten annelerimize de teşekkürü bir borç bilmeliyiz.
Bir çocuğun dünyayı değiştirme hayali mutlaka bir annenin sevgisinden geçer…