Rüştü Aydın yazdı...
"Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu"
Terörsüz Türkiye için toplanan üyeler, komisyonun adını koydu. "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" adı ile çalışmalarına başlayan komisyon üyelerine başarılar dilerim.
2007 yılında Terörsüz Türkiye için kaleme aldığım “Mersin'de Sancı” adlı romanımın öyküsü, işte bu günleri anlatıyor. Türk ve Kürtlerin bin yıldır iç içe, etle tırnak gibi birbirine kenetlenmiş olarak yaşadıklarını öne çıkarmış, biri Türk diğeri Kürt iki ailenin dünürlüğünü konu etmiş… Seven gençlerin ve ailelerin Ay-Yıldızlı Türk Bayrağının gölgesinde düğün yapabileceklerini öykülendirmiştim. 1950-60-70'li yıllarda zaten böyle düğünlere çok şahit olmuştuk. Şimdi inşallah "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu"nun çalışmalarından sonra yine kardeşlik içinde nice düğünlerde birlikte halay çekileceği günleri yaşayacağız.
“Mersin'de Sancı” adlı kurgu romanımın tanıtım yazısında;
“-Henüz kız vermedim!.. Evlenince ne olacak, Allah'ın izniyle elbette çocuk olacak. Bu çocuk Türk mü olacak, Kürt mü?
Yaşar'ın sesi biraz yüksek çıkmış, yandaki odada hasret konuşmaları ile vakit geçiren Yasemin ile Rafet'in kulaklarına kadar gitmişti…”
….
İddialı Bir Roman
“Mersin'de Sancı”
Kardeşliğin, dostluğun, kaynaşmanın ve paylaşmanın adı Mersin'dir.
72 milletin kucak kucağa yaşadığı, aynı kahvehanede tavla attığı, aynı kısır-batırık yapıp yiyip içtikleri, aynı salıncakta çocuklarının sallandığı, kayacakta kaydıkları, bürokraside memurların sırt sırta devleti adına imza attığı, fabrikalarında işçilerin üretim yaptığı bir şehir Mersin!..
Bu şehir de ayrım gayrım yok!.. Bu şehir de her gün onlarca düğün var… şenlik var dünürlük var.
HEYECANIN TÜMÜ VAR
Sevgi, aşk, aksiyon hangi heyecanı isterseniz “Mersin'de Sancı romanında var!..”
AMCA ÇOCUKLARI BİR BİRİNİ VURDU
Kurgu romanımdan bir bölümü okuyalım; “…İki saat sonra Şırnak dağlarındaki çatışma tüm televizyon kanallarında; “ Bölücü terör örgütü mensupları ile güvenlik güçlerinin çarpışmasında iki asker şehit olurken, altı bölücü ölü olarak ele geçirildi. Çatışmalarda bölücülerden beşi ise teslim oldu. Şehit askerlerin isimleri şöyle: Ramazan Köse/ Mersin, Yaser Öztürk, Mersin; Ölen bölücülerin isimleri ise: Seyfullah Öztürk, Hasan Öztürk, Seyfi Öztürk; Diyarbakır, diye birinci haber olarak okunuyordu…
Haberler Mersin'e, Mersin'de yaşayan Mustafa, Rüstem ve Seyfullah ailesine bomba gibi düşmüştü…
Ağıtlar, bağrışlar bölücülere lanetler üç ailedeki feryadlar, tüm Mersin'i sardı… Yerel ve Ulusal gazete manşetlerinde “ Amca çocukları bir birini vurdu. Şırnak'taki çatışmada; Seyfi, Süleyman ve Hasan bölücü örgüt üyesi olarak çatışmaya girdiği vatani görevini yapan amca çocuğu Yaser'in kurşunları ile öldü.
Amca çocukları Şırnak dağlarında çatışmada birbirlerini vurdular. Mersinli Babanın oğlu Ramazan ise; ölmeden önce babasına “hakkını helal et” demesi yürekleri dağladı…” haber içerikleri ile Mersin halkında milliyetçilik duyguları doruğa çıkmıştı…” Romandan bir bölüm işte böyleydi... "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" çalışmalarına başladı. Artık inşallah amca çocukları birbirini vurmayacak, biri devletin askeri olurken, diğeri terörist olmayacak ve düğünlerde bol bol kardeşlik halayı çekecekler.
Sağlıcakla Kalın!