PUSULAMIZ “ETİK” OLSUN

Takvimler 25 Mayıs gününü gösterdiğinde, sıradan bir gün gibi gelebilir hepimize. Oysa ki, 2008 yılından bugüne ülkemde 25 Mayıs günü “Etik Günü” olarak kutlanır. Fransızcadan dilimize girmiş olan bu kelime anlam itibariyle “ahlaki davranışlar” bütünüdür.

Ahlak, kişilerin sosyal yaşamda ilişkilerini düzenleyen disiplin kurallarıdır.

Bugünü yapmış olmalarının sebebi kamu görevlileri ve toplumun etik bilincini artırmak, dürüstlük, adalet ve sorumlulukların bilincinin yerleşmesi, yolsuzlukla mücadele, etik dışı davranışlara karşı farkındalık oluşturmaktır.

Çok güzel bir söz vardır;

Kendine Yaslanan Dik Yürür!
Kendine Yaslanan Dik Yürür!
İçeriği Görüntüle

“Karakter, kimse bakmıyorken yaptıklarımızdır.” İşte o zaman kendimizle baş başa kalmış ve her hareketimizden kendimiz mesulüzdür. Vicdanın devreye girdiği andır o an…

Adaletin olmadığı yerde, “etik” kelimeden ileri gidemez.

Kopya ile sınıf geçmek, rüşvet ile bina dikmek, başka kaynaktan alıntı yapıp kaynağı belirtmemek, ilaç firmalarının ilacın yan etkilerini saklaması, satış danışmanlarının eksik bilgilendirmeleri ve daha birçok vicdan, dürüstlük ve adaletin sınandığı örnekler verilebilir.

Ülkemizde de birçok örneği ile karşılaştığımız; torpil ile işe adam sokma, adam kayırma ve yolsuzluk en büyük etik sorunlarımız haline gelmiş durumda. Yaptırımsal güç arttırıldığı zaman bu gibi durumlar azalacak, inancım sonsuz…

Veri güvenliğimiz ayaklar altında. Çalışanlarımızın hakkı her saniye ihlal ediliyor. Şirketlerin yanlış reklamları her gün yeni bir insanımızın canını acıtıyor. İç Denetim birimleri layığı ile çalıştırılsa etikten bahsetmeye başlayabileceğiz.

Medyamız kanayan yaramız. Taraflı haber, kişilik haklarına saldırı, haber manipülasyonları en büyük derdimiz. Gazetecilik meslek ilkeleri çiğnenmese etik habercilik yapmaya başlayacağız.

Sağlık sektöründeki olumsuzluklar, eğitimde ki atamalar ve daha birçok konuda bugünü layığı ile kutlamakta yetersiziz.

Okullarımızda ilkokuldan itibaren etik dersleri verilmeli. Çocuklarımız ahlaklı çalışmanın, emeksiz ekmeğin olmayacağını öğrenip, yönlerini ona göre belirlemeli.İlla üniversite bitirmenin şart olmadığını el emeği, göz nuru mesleklerin erbaplarına çok ihtiyacımız olduğunu bilmeleri gerekir.

Etiği sadece 25 Mayıs değil yılın 365 günü hayatımıza sokmalıyız. Toplum olarak içselleştirmeli ve adaletin, hakkaniyetin peşinden gitmeliyiz. Çocuklarımıza başarıdan önce doğru yolu göstermeliyiz.

Etiği pusula olarak kabul edersek, yönümüzü değil, doğrumuzu buluruz.