ÇOCUKLARINIZLA İSTİŞARE EDİN
Her çocuğun görüşlerini belirtme, düşüncelerini ifade etme hakkı vardır. Kimi zaman bir çocuğun fikirleri büyüklere komik ve anlamsız gelebilir. İstek ve ihtiyaçlarını dile getiren çocuğun itiraz ettiği ya da sorun çıkardığı zannedilebilir. Ama kendisini ilgilendiren konularda fikri sorulmayan ve yorumlarına saygı duyulmayan bir çocuğun zihni nasıl gelişebilir ki! “Büyü de sonra konuş!” diye susturulan bir çocuk, sağlıklı fikirler üretme becerisini nasıl kazanabilir ki! Bizim, hem torunlarını hem de etrafındaki çocukları düşünmeye yönelten, fikirlerini dinleyen ve kararlarını dikkate alan bir Peygamberimiz vardı. Bir gün elindeki içeceği ikram etmek üzere sağ tarafına dönmüştü. Sağında bir çocuk, solunda ise ashabın yaşlıları vardı. “Meşrubatı önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?” diye çocuğa sormuştu. Ama bu akıllı çocuk “Hayır! Vallahi, senden gelen nasibimi kimseye kaptıramam.” (Tirmizî, Birr, 15) diye cevap vermişti. Peygamber Efendimizin ikrama çocuktan başlaması ne kadar da dikkate değer. -
İYİLİĞİ EMRETME, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMA
Bir Kur’an kavramı olan emr-i bi’l-ma’ruf nehyi an’il-münker; “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” anlamına gelir. Bütün peygamberlerin ortak görevi olan bu husus, iyiliğin yaygınlaştırılıp çoğaltılması, kötülüklerin yasaklanması yoluyla toplumun ıslahını esas alır. Bu görev, öncelikle ilim ehli tarafından sabır ve yumuşaklıkla yerine getirilmelidir. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda; “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten meneden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âl-i İmrân, 3/104) buyurulmaktadır. Ancak, “iyiliği anlatma ve kötülükten menetme”nin yapılış şekli önem arz etmektedir. Yüce Allah, Hz. Musa ve Harun’u (a.s.) Firavun’a gönderirken bile onlara; “Ona yumuşak söz söyleyin” (Tâ-Hâ, 20/44) buyurmuştur. Çünkü sözün yumuşak söylenmesi, karşı tarafın kin ve öfkesini tahrik etmez, kibir ve gurur hislerini uyandırmaz. Nitekim Kur’an’da Hz. Peygambere hitaben; “Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın! Şayet kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.” (Âl-i İmrân, 3/159) buyurulmuştur. -